Ölümü Çocuklara Anlatmak – Yaşamda Karşılaşılabilecek En Zor İşlerden Biri

/ Ocak 18, 2021/ Blog Yazıları

Yetişkinler olarak ölümü çocuklara anlatmak yaşamda karşılaşılabilecek en zor işlerden bir tanesidir. Bizler de yaklaşık bir yıldır tüm dünyada her gün pandemi ve ona bağlı olarak ölümleri yaşamaktayız. Televizyonlardaki binbir âlete bağlı, zorlukla nefes almaya çalışan hastaların, yada üst üste dizilmiş gömülmeyi bekleyen tabutların görüntüsü hepimizi etkilemekte.

Peki ya çocuklar bu görüntüler karşısında neler hissetmekte?

Psikologlara göre bu olayları yetişkinlere göre daha az anlayabilen çocuklarda ölüm kaygısı daha fazla oluyor. Bu nedenle çocuklar bu gibi konularla ilgilendiklerinde özellikle duyarlı olmanın önemini vurguluyorlar.

Ölümü Çocuklara Anlatmak – Zor İş

Çocuk edebiyatının en önemli işlevlerinden biri de çocukları yaşamın olumlu ve olumsuz yönleriyle yüzleştirerek onları yaşama hazırlamaktır. Yaşamın getirdiği olumsuzlukların başında yer alan ölüm, çocuğun en fazla etkilendiği ve öğrenmek istediği konuların başında gelmektedir. Çocuklar ölüm olgusuyla çok erken yaşlarda ilgilenmeye başlamaktadırlar.

İsterseniz çocuğun gelişimi sürecince ölümü nasıl algıladığına bir göz atalım.

Çocuklarda Ölümü Algılama Süreci

2 yaşından önce çocuklar ölüme ilişkin kavramları anlayamazlar. Ölüm belleklerinde belirsiz ve bulanık bir kavram olduğu için onlara korkutucu gelmez. Ölüme ilişkin tek fark ettikleri, artık ölen kişinin çevrelerinde olmadığı ve onları göremedikleridir.

3-4 yaşlarında ise ölüm onlar için uzun süreli bir ayrılık ya da yolculuk gibidir. Eğer kaybedilen kişi çocuğun anne-babasından biri ise onun koku, ses gibi alışkın oldukları özelliklerine özlem duyabilir.

5 yaşında çocuk ölümü uzun bir uykuyla eşdeğer görür. Bu dönemde çocuklar ölümü benimsemede güçlük çektikleri için ölümle ilgili çok fazla soru sorarlar.

5-6 yaşlarında ölümün kendileriyle ilişkisi olmadığını düşünen çocuklar, yaşamın yitirilmesini hastalık ve yaşlılığa bağlarlar. Yaşlı ve ak saçlı herkesin yakında öleceğini sanırlar. Yine de onlar açısından ölüm uyanılacak bir uykudur. Zihinsel gelişimleri ile birlikte ölüm onlara korkutucu olarak gelse de, hayal güçlerinin etkisiyle ölüme engel olunabileceğini ve üstesinden gelinebileceğini düşünürler.

6-7 yaşlarına geldiklerinde ölümün yaşamın sonu olduğunu ve geri dönüşün mümkün olmadığını kavramaya başlarlar. Genellikle kendi yakınlarının başına gelmeyeceği ve hasta ve yaşlı kişilerin başına gelebileceğini düşünürler.

8-10 yaşlarında ise çocuklar ölümün geri dönülmez bir son olduğu gerçeğini benimseyerek ölüm kavramını daha net algılamaya başlarlar. Ölümün yaşamın sonu olduğunu, herkesin başına gelebileceğini ve geri dönüşünün olmadığını bilirler.

Çocuk Kitapları – En büyük Yardımcı

Bu durumda küçük çocuklara ölümü anlatmanın gerçekten ne kadar zor olduğunu görebiliyoruz.  Bunun üstesinden gelmeye çalışırken çocuk kitaplarına baş vurmanın önemi çok büyük.

Baktığımızda son yıllarda bu konu üzerine yazılmış çok güzel kitaplarla karşılaşıyoruz. Bunlar arasında öne çıkanlardan bazılarına bir göz atmaya ne dersiniz?

“Dedemin Adası”

“Dedemin Adası”
Yazar/Çizer: Benji Davies
Çeviri: Oğuzhan Aydın
Redhouse Kidz Yayınları, 2017

Bunlar arasında en çok beğendiklerimizden biri, ölüm temasının çocuklara çok yumuşak bir şekilde verildiği “Dedemin Adası” başlıklı kitap. Kitabın ölüm üzerine yazılmış olduğu düşünülmediğinde, neşeli bir öykü olarak da algılanabilir.

Bir sabah dedesinin evine gelen Sid, onu tavan arasında eski eşyaların arasında bulur. Ona birlikte keyifli bir gemi yolculuğuna çıkmayı teklif eden dedesiyle “çatılardan oluşmuş bir deniz”de yolculuklarına başlarlar. Uzun bir yolculuğun sonunda bir sürü renkli ve egzotik hayvanların bulunduğu çok güzel ve eğlenceli bir adaya varırlar. Adayı keşfedip çeşitli oyunlar oynadıktan sonra dedesi Sid’e yavaşça o adada kalmak istediğini söyler. Sid bu durumu çok anlayamasa da eve tek başına döner ve döndüğünde dedesinden bir kartla birlikte onun arkadaşı gorile sarılarak verdiği mutlu bir fotoğrafını alır. Öyküde ölüm kelimesi hiç geçmiyor, yalnızca bir uzaklaşma durumu anlatılıyor, dedenin artık evinde olmayacağı ama bunun o kadar da kötü bir şey olmadığı anlatılmaya çalışılıyor.

Annem Her Yerde”

“Annem Her Yerde”
Yazar: Pimm Van Hest
Gergedan Yayınları, 2017

Başlığı ve kapak resmiyle hüzün veren ancak hiç de görüldüğü gibi olmayan diğer bir kitap ise “Annem Her Yerde”. Küçük bir çocuk için yaşanabilecek en trajik olaylardan biri olan anne kaybı ele alınmış ve bununla baş etmeye çalışan küçük kız Yolanda’nın annesini arayışını okuyoruz. Annesinin nerede olabileceğini çevresindekilere soruyor ve onların verdiği cevaplarla anne kaybının “yokluk”tan çok “anne her yerde olabilir” cevabını alıyor.

Çocuk Ölüm ve Yas

“Çocuk, Ölüm ve Yas
Yazarlar: Dr. Neslihan Kuloğlu Türker ve Uzm. Sema Yüce
Nobel Akademik Yayıncılık

Bu kitap anne-babalar, eğitimciler ve profesyonel olarak çocuklarla çalışanlara seslenmekte. Ölümle sonlanan bir kayıpla başa çıkabilmenin ve yaşamı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmenin hedeflendiği kitapta çocuklara yardım edebilmenin ilk adımımın onlara ölüm hakkında konuşmanın normal olduğunu göstermektir deniyor.

İkinci adım ise, ölüm karşısında yaşadığımız acı duygusunun normal olduğunu anlamalarını sağlamaktır. Üçüncü adım, duygularımızı en uygun biçimde dışa vurup, bu duygularla başa çıkabilmeyi becermektir. Dördüncü ve son adım ise kendi yaşamımıza en sağlıklı biçimde devam edebilmektir.

Herkese sağlıklı günler dileriz.

Daha fazla okumak için:

Gölgeler – Bilinçli Benliğimizle Kabul Edemediklerimiz

Share this Post