Masalların Gizemli Dağı: Kaf

/ Şubat 21, 2022/ Blog Yazıları

Padişahın tek bir şartı vardı;

„Her kim bana Kaf Dağının ardındaki Zümrüd-ü Anka kuşunu getirirse, ancak o güzeller güzeli kızımla evlenebilir…“

Masalların gizemli dağı Kaf. Oraya varabilmek için onlarca engel aşılmalı, bilmeceler çözülmeli, tehlikeler atlatılmalı, savaşlar verilmeli.

Orası Nasıl Bir Yer?

İnanca göre dünyanın çevresi gemilerin geçemediği, kıyıları görülemeyen karanlık bir su kütlesi ile kaplı. Bu su kütlesinden sonra da her şeyi bir kuşak gibi çevreleyen Kaf Dağı gelmekte. Kaf Dağı yeşil zümrütten ve gökyüzünün rengi de onun yansımasıyla ortaya çıkmış.

İnsanların aşmasına imkân olmayan bu dağ dünyanın sonu. Aynı zamanda görünenle görünmeyen dünyalar arasındaki sınır.

Kaf Dağı’nın arkasındaki bölgenin meleklerle ve cinlerle dolu olduğunu biliyoruz. Onun ötesinde başka dünyalar da var. Bunlardan biri altından, yetmişi gümüşten, yedisi de miskten. Her birinin 10.000 günlük yol uzunluğunda olduğu ve buralarda meleklerin veya cinlerin oturduğu rivayet edilmekte.

Bir de bu dağda yaşadığı söylenen bir kuş var. Araplar’ın “Ankâ”, İranlılar’ın “Sîmurg”, Türkler’in “Zümrüd-ü Anka” diye adlandırdıkları kuş. Bunun dağın tepesinde köşke benzeyen bir yuvada yaşadığı, insanlar gibi düşünüp konuştuğu, çok geniş bilgi ve hünerlere sahip olduğu, kendisine başvuran hükümdar ve kahramanlara akıl hocalığı yaptığı bilinmekte.

Nasıl? Yaşanması güzel bir yere benziyor değil mi?

Edebiyatta Kaf Dağı

Kaf Dağı efsanesinin eski İran Zerdüştî geleneğinden doğduğu düşünülmekte.

İran edebiyatında, Kaf Dağı dünyanın en uzak noktasını belirtmek için kullanılıyor. Mistik kaynaklara göre, Kaf’ın zirvesi insanlığın en yüksek noktasını sembolize ediyor. Kaf’a ulaşmak, hayatın zor yollarından geçerek insanlığın en yüksek statüsüne ulaşmak anlamına geliyor.

Arap geleneğindeki Kaf Dağı da yine aynı şekilde, dünyayı çevreleyen okyanusun uzak tarafındaki konumu nedeniyle “dünyanın en uzak noktası” olarak simgelenen gizemli bir dağdır. Uzaklığı nedeniyle,  Kuzey Kutbu bazen bu dağla özdeşleştirimiştir. Cin ırkının evi ve  görünmeyen ilahi dünyanın başladığı yerdir.

Arap edebiyatında ise Kaf, Tanrı’nın yeryüzünü desteklemek için yarattığı sıradağların en yücesi ve yeraltından bağlantısı olduğu diğer tüm dünyevi dağların anasıdır. Menzil adı verilen ve bilinen dünyayı çevreleyen okyanuslarla insanların dünyasından ayrılır. Kaf, gerçek dünya ile ilahi dünya arasındaki bağlantıyı sembolize eder.

Bazı Sufi geleneklerine göre ise, Kaf Dağı bir bilinç aleti ve müritlerin hedefi olarak kabul edilmekte.

Kuran’daki Kaf suresi adını ilk ayetin başındaki arap alfabesinin 21. harfi olan Kaf harfinden alır ve mistik tefsirlerde bu dağla ilişkilendirilir.

Tasavvufta Kaf Dağı elindekilerle yetinme düşüncesini temsil eder. Orada yaşayan Zümrüd-ü Anka’nın mal, mülk ve paraya gereksinim duymadan elindekilerle mutlu olması örnektir.

Kutsal Dağ İnancı

Dünyanın merkezini teşkil eden kutsal dağ inancı Mezopotamya’da, Ural-Altaylar’da, Cermenler’de, hatta Malakka pigmeleri gibi kavimlerde de görülmekte. Japonya’da Fuji-Yama, Çin’de K’ouen Iouen, Hint geleneğinde Lokoloka, Budizm’de Meru dünyanın ekseni kabul edilen kutsal dağlar.

Zülkarneyn*, Kaf dağına gitti… o dağın saf zümrütten olduğunu gördü.
Bütün âlemi halka gibi çepeçevre çevirmişti… Zülkarneyn, o dağı görüp şaşırdı.
Dedi ki: Sen dağsan öbür dağlar ne? Onlar senin yanında bir oyuncak âdeta!

Kaf dağı dedi ki: O dağlar, benim damarlarımdır… onlar, güzellikte, alımda bana eş olmazlar.

Mesnevî, Mevlana Celaleddin-i Rumî

Sağlıcakla kalın…

*Büyük İskender

“Masallardaki Cadılar” yazısı için lütfen tıklayın.

Share this Post