Masallardaki Cadılar

/ Aralık 13, 2021/ Blog Yazıları

Hemen hepsi birilerine kötülük etmek için masallarda hazır bekleyen cadılardan söz edeceğiz bugün.  Varlık nedeni iyi kahramanların yaşamını zorlaştırmak olan bu masal karakterlerinin neden her ülkenin masallarında gezinip durduklarını düşündünüz mü hiç?

Etimolojiyle ilgili kişiler “Cadı” sözcüğünün Farsça “Câdû”dan geldiğini söylerler. Bir inanışa göre de aslında şifacı olarak tanınan kişilere verilen bu adın anlamı zamanla değişmiş ve sonraki kötülük yüklü anlamına evrilmiş.

Genellikle kadındır masallardaki cadılar. Çok çirkin, çok yaşlı,kambur, karga burunlu, uzun saçları kirli mi kirli, siyahlar giyen, pelerinsiz ve uzun saplı süpürgesiz olamayan tiplerdir. Bir zamanlar gerçekten yaşadıklarına, türlü büyülerle insanların canına okuduklarına inanılan bu kötü kişilerin, çocuklar için yazılan masallar ve yetişkinler için olan edebiyat eserlerinde görülmeleri çok eski zamanlara, taa antik Yunan günlerine kadar uzanır.

TARİHTEN GÜNÜMÜZE

Yunan mitolojisinde ilk karşılaştığımız cadı, Hekate adlı tanrıçadır. Gökyüzündeki ay ile yakın ilişkisi olduğuna inanılan bu tanrıça, tepsi kadar yuvarlak ve ışıl ışıl parlayan olduğu gecelerde, ayın önünde uzun saplı süpürgesi ile uçarken görünen cadı simgesinin çıkış noktası olsa gerek.

Yunan mitolojisindeki Hekate’den günümüze kadar pek çok cadı, çocuk ve yetişkin edebiyatında yer alıp türlü kötülüklerin kaynağı olmuş. Prensesleri öldürmüş, insanları hayvan, ağaç vb. başka varlıklara dönüştürmüşler. Dahası, tarihin bazı dönemlerinde gerçek yaşamda büyüyle ilgilenen kişiler cadı olmakla suçlanmış, bazıları bu yüzden yakılarak öldürülmüş. Öyle ki, 15.inci yüzyılla başlayıp üçyüz yıl süren bir döneme Cadı Avı Çağı adı verilmiş. O dönemde büyüyle ilgilenen elli bin kadar kişinin öldürüldüğü söylenir. İşte bu dönemden sonraki yıllarda toplumun hafızasındaki olaylar masallara taşınmış, cadı tiplemesi hemen her ülkenin masallarında görülür olmuş.

Cadı Avı Dönemi etkisinin en çok rastlandığı masallar, Alman Grimm Kardeşler’in masallarıdır.  Pamuk Prenses’in kıskanç üvey annesi ve “Hansel ile Gretel” kardeşleri öldürmeye kararlı üvey anne karakterleri, bu iki masalın unutulmaz cadılarıdır. Kötü kalpli Kraliçe Pamuk Prenses’i büyülü bir elma ile zehirlemek isterken oduncunun yeni karısı, üvey çocukları Hansel ile Gretel’in ormanda kaybolmalarını sağlayıp, sonra da bir yamyam gibi onları yiyerek yok etmek ister. Grimm Kardeşler’in “Altı Kuğu” masalındaki üvey anne ise üvey çocuklarının üstüne büyülü giysiler atarak onları birer kuğu haline getirir ve şatodan uzaklara uçarak gitmelerini sağlar.

Cadılarla özdeşleştirilmiş olan “Kötülük” ve “Büyü”nün çocuk edebiyatında üvey annelere mal edilmesi, çocuklukta yaşanan temel bir korkunun iz düşümüdür. Her çocuğun en yakın olduğu kişi annesidir ve bu kişinin yok olması büyük bir travmadır. Annesinin yerini almak için ortaya çıkan kişi ise doğal olarak korku yaratır ve kolay kolay benimsenemez. Bu olumsuz duyguların masallarda yer alması ise çocuklar için birer kanıt gibi görülse de ünlü psikanalist Bruno Bettelheim’a göre anne bağımlılığını aşarak dengeli bir kişilik kazanmasına yardımcıdır. Masallardaki mutlu sonun çocuğu kaygılarından arındırıp ona güven aşıladığını vurgular.

Cadı tiplemesi Türk halk masallarında, Türkmen ve Tatar masallarında da karşımıza çıkar. Bunlar da çoğunlukla kadındır (bazen “Dev”dir), büyü ve kötülük yaparlar. Zaman zaman masal kahramanının üvey anasıdırlar (ki, genellikle “Süt Anası” olarak tanımlanır) ama bazen de yabancı birisi olabilirler. Türk masallarındaki cadıların uzun saplı süpürgelere binip uçtuğu yoktur. Onun yerine küplere binerler. Kamçıları varsa bu çoğu zaman bir yılandır. Bu cadıların dış görünüşleri Batı edebiyatındakilere benzemez. Genellikle normal görünüşlü ama büyü ve kötülük yapan insanlardır.

Tarih boyunca cadıların yalnızca kötü amaçlarla büyü yapmakla kalmayıp geleceğe dair öngörülerde bulunduğuna da inanılmış. Bunun edebiyata yansıyan örneklerinden en bilineni Shakespeare’in Macbeth trajedisindeki üç cadıdır. Daha oyunun ilk sahnesinde ortaya çıkıp yaklaşan savaşı, ölecekleri, kalacakları ve sonrasında olacakları bir bir söyleyiverirler.

CADILARIN DEĞİŞİMİ

Amerikan çocuk edebiyatının klasikler arasına girmiş kitaplarından biri “Oz Ülkesinin Büyücüsü”dür. Filmleri ve müzikali de yapılmış olan bu ünlü eserde olayların yer aldığı hayal ürünü Oz ülkesinin dört yönünde dört ayrı cadı yaşamaktadır. Batı ve Doğu yönlerinin cadıları kötü, Kuzey ve Güney yönlerinin cadıları ise iyi karakterlerdir. Bunlara ek olarak bir de Zümrüt Kent’te yaşayan Oz Büyücüsü vardır.

Masalın kahramanı olan küçük kız, güçlü bir kasırga sonucu kendini bulduğu bu ilginç ülkede iyi ve kötü cadıların sebep olduğu çeşitli iyi ve kötü olaylar yaşar, birbirinden ilginç karakterlerle karşılaşır.  Kitabın yazarı yirminci yüzyılın başında yazdığı bu uzun eserini “merak ve eğlencenin korunduğu, kederin ve karabasanların dışarıda bırakıldığı modern bir masal” olarak tanımlamıştır.

Oz Büyücüsü adlı uzun masalda karşımıza çıkan “İyi Cadı” kavramı, tarihsel cadı imgesini ters yüz etmiş ve sonraki yıllarda da bu yaklaşım kullanılmıştır. Çok izlenen bir televizyon dizisinin baş kahramanı “Tatlı Cadı Sementha” bunun en bilinen örneğidir. Burnunu oynatarak olayları değiştirebilen bu büyücü, yalnız çocukların değil yetişkinlerin de sevgisini kazanmış bir iyi kalpli cadı tiplemesidir.  Bu dizinin ilgi görmesi, sonraki yıllarda da kahramanı cadı olan çok sayıda dizi yapılmasına yol açmış, önceki çağlarda kötülükle eş değer olan cadı imgesinin yerini iyilik yapan büyücü tiplemesi almıştır.

Yirminci Yüzyıl’ın sonlarında İngiliz yazar J.K. Rowling’in yazdığı Harry Potter adlı fantastik roman dizisi, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nda eğitim gören genç büyücü Harry Potter ile arkadaşlarının serüvenlerini anlatır. Kısa sürede pek çok ülkede yoğun ilgi gören, filmleri çocuk ve gençler kadar yetişkinler tarafından da izlenen bu dizideki Hermione Granger adlı kahraman da sorunlara çözüm üreten iyi cadıların günümüzdeki örneğidir.

Korkutarak, düşündürerek, eğlendirerek, okurun psikolojisine iyi gelerek… Etkisi her ne olursa olsun, Antik Yunan günlerinden günümüze uzanan cadı ve büyücü tiplerinin, değişerek de olsa, çocuk ve yetişkin edebiyatında yer almayı sürdüreceği bir gerçek.

Share this Post