Kralın Yeni Giysisi veya Kral Çıplak

/ Ocak 9, 2021/ Öykü Kulübü

Bu haftaki yazımızda çoğumuzun bildiği, Hans Christian Andersen’in “Kralın Yeni Giysisi” başlıklı öyküsünü masaya yatırıp inceleyelim dedik.

Kısaca Hatırlayalım

Türkçe’de “Kral Çıplak” olarak neredeyse bir deyim haline gelen masalı önce kısaca bir hatırlayalım.

“Kralın Yeni Giysisi” kıyafetleri dışında hiçbir şeyi umursamayan ve tüm zamanını soyunma odasında geçiren bir kralın öyküsü. Günlerden bir gün kralın sarayının bulunduğu şehre iki dolandırıcı gelir ve krala şimdiye dek görülmemiş kalitede ve güzellikte kumaşlar dokuyarak giysiler diktiklerini söylerler. Fakat yaptıkları giysilerin çok önemli bir özelliği vardır; aptal, beceriksiz ve yaptıkları işe uygun olmayan kişiler bu giysileri görememektedirler. Giysilere düşkünlüğüyle tanınan kral bunun aynı zamanda bilge adamları aptallardan ayırt etmenin ve kimin işine uygun olduğunu anlamanın iyi bir yolu olduğunu düşünerek dolandırıcıları hemen işe alır.

Dolandırıcılar ilk iş olarak bir dokuma tezgâhı kurarak dokumaya başlarlar.

Yeni giysilerinin nasıl olacağını merak eden kral, aynı zamanda da endişe içindedir. Ya onları görecek kadar akıllı ve yaptığı işe uygun değilse?

En zeki ve en güvenilir bakanını dokunan kumaşları incelemesi için dolandırıcıların yanına gönderir. Bakan boş bir dokuma tezgâhının önünde oturarak dokur gibi yapan dolandırıcılardan başka bir şey göremez. Aptal ve işine uygun olmadığının anlaşılmasından korkan bakan, süratle krala döner ve ona kumaşların görülmemiş güzellikte olduğunu söyler. Bununla yetinmeyen kral, başka bir danışmanını gönderir; o da ilki gibi giysiyi göremez, fakat görebiliyormuş gibi yapar.

Merakını bir türlü yenemeyen kral, birkaç gün sonra kıyafetleri gidip kendi gözleriyle görmeye karar verir. Biri boş bir dokuma tegâhı önünde oturarak kumaş dokuyormuş gibi yapan, diğeri de görünmeyen bir iplikle görünmeyen bir kumaşı diken iki dolandırıcıdan başka bir şey göremez.

Aptal ve işine uygun olmadığının anlaşılmasından korkan kral, bu konuda yalan söylerek giysilerin çok güzel olduğunu herkese ilân eder. Kıyafetler hazır olduğunda, dolandırıcılar yeni giysilerini giydirebilmeleri için kraldan eski giysilerini çıkarmasını isterler. Gerçekte tamamen çıplak olan kral yeni kıyafetlerini giydiğini düşünerek giysilerini göstermek için halkın karşısına çıkar. Aptal olarak görünmekten çekinen halk ise kralın yeni kıyafetlerini hayranlıkla alkışlar.

O sırada halkın arasından “Ama kral çıplak” diye bağıran bir çocuk sesi yükselir. Bir anlık sessizlikten sonra herkes yanındakine kralın çıplak olduğunu fısıldamaya başlar.

Kral kandırıldığını anlasa da, bunu kendine yediremez ve iç çamaşırlarıyla şehirde dolaşmaya devam eder. Dolandırıcılar ise aldıkları yüklü miktardaki altınlarla ortadan kaybolurlar.

“Kralın Yeni Giysisi” Analiz

Şimdi birlikte öykünün analizini yapmaya ne dersiniz?

Hatırlarsanız daha önceki “Bir Öyküde Neler Olmalı? başlıklı blog yazımızda bir öyküde bulunması gerekenleri açıklamıştık. Neydi bunlar?

Öyküde bir ana kahraman, öykünün geçtiği bir ortam ve çözülmesi gereken bir problem olmalı demiştik.

Bakalım masalımızın ana kahramanı kimmiş?

Ana kahramanımız kendini beğenmiş, yalnızca dış görünüşe önem veren, giyimine düşkün bir kral.

Ortam ise bir ülke ve ülkeyi yöneten kralın sarayı.

Çözülmesi gereken probleme gelince, bu da kralın giysilere olan düşkünlüğü ve buna bağlı olarak yalnızca kendini düşünmesi.

Şimdi de öykünün giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine bir göz atalım.

Giriş bölümünde kralı tanıyoruz ve onun özelliklerini öğreniyoruz.

Gelişme Bölümü dolandırıcıların saraya gelerek kralı kandırmalarıyla başlıyor. Gelişme bölümündeki çatışma, dönüm ve çözüm noktalarıyla öykü yavaş yavaş ilerliyor.

Bunlardan ilki olan çatışma noktasında saraya gelerek görülmemiş güzellikte kıyafetler hazırladıklarını söyleyen dolandırıcılar kraldan yüklü miktarda altın aldıktan sonra görünmeyen kumaşı dokumaya başlıyorlar.

Dönüm noktası ana kahramanın bir yandan kumaşları göremeyip aptal görünme korkusu yaşayan, diğer yandan da güzel giysilere olan düşkünlüğünden dolayı hazırlanan giysileri görme arzusuyla başlıyor.

Öykülerde çözüm noktası genellikle ana kahramanın olayı çözebilmek için çeşitli atılımlarda  bulunmasıyla başlar. Öykümüzde de çözüm noktası giysilerin nasıl olduğunu merak eden kralın bunu öğrenmek için yaptığı atılımlarla başlıyor. Dikkat ederseniz bu atılımlar genellikle 3 tanedir. Burada da birinci atılım kralın en akıllı ve becerikli bakanını göndererek dokumacılardan haber getirmesini istemesi, ikinci atılımda yine çok güvendiği baş danışmamınını göndermesi, üçüncüde ise kendinin gitmesi.

Sonuç bölümü kralın “yeni giysilerle” halkın karşısına çıkmasıyla başlıyor. Aptal olarak görünmeyi kabul etmeyen halk da kralı coşkuyla karşılıyor. Taa ki, bir çocuğun “Kral Çıplak” diye bağırmasına kadar.

“Bir Öyküde Neler Olmalı” başlıklı yazımızda değindiğimiz gibi, tatmin edici bir son, öyküyü sonlandırmanın en mükemmel yoludur ve şu sorulara cevap verebilmelidir: Çatışmalar çözüldüğünde karakterlere ne oldu? Sonunda bir şeyi başarabildiler mi, yoksa sonuç olarak önemli bir ders mi aldılar?

Bakalım bu sorulara yukarıdaki öyküyle ilgili olarak ne cevaplar vereceksiniz?

“Kralın Yeni Giysisi”
Yazar: H.C. Andersen
Çizer: Buket Topakoğlu

Çeviri: Tahsin Yücel
Yapı Kredi Yayınları, 2017

Bu konudaki “Serpil Ural’dan Bir Öykü – Of Baba” başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.

Share this Post