Çocuk Ve Felsefe

/ Nisan 11, 2022/ Blog Yazıları

Çocuk ve felsefe kavramlarını bir araya getirmeden önce “Felsefe nedir?” sorusunu kısaca yanıtlamak gerekirse, “Felsefe, düşünce yoluyla hayatı anlamlandırma çabasıdır” diyebiliriz. Daha öz bir yaklaşımla “Düşünce sanatı” olarak da tanımlanabilecek olan Felsefe, eski Yunan’da “bilgelik sevgisi” ya da “hikmet arayışı” olarak adlandırılmıştır.

ÖNCE ÖĞRENMEK, SONRA DÜŞÜNMEK

“Hayatı anlamlandırmak için düşünmek” her yaşta insan için önemli bir eylemdir ama hayatın en başında olan çocuk söz konusu olduğunda, önce ‘tanımak’ ve ‘öğrenmek’, sonra düşünmek ve nlamlandırmak gelir.  Çocuk ilk olarak içinde yaşayacağı dünyayı tanımaya gereksinim duyar. Bu eksiğini soru sorarak giderecek, neyin ne olduğunu bu yolla öğrenecektir. Öğrendiğine anlam yüklemek ise bundan sonraki aşamadır. Anlamlandırmak aşamasına düşünerek varılır ki, bunun için çocukları düşünmeye yönlendirmemiz, onlara düşünme eğitimi vermemiz gerekir.

Öğrenme aşamasındaki çocuk merak eder, soru sorar, cevap ister. Yetişkinlere düşen, bu soruları yanıtsız bırakmamak, çocuğun küçük yaşlarda başlayan merak ve ilgisini devam ettirmektir. Ne yazık ki, çoğu zaman aile, eğitim kurumları ve toplum, insanın içindeki, küçük yaşlarda başlayan merak duygusunu köreltir. Pedagoji konusundaki çalışmalarıyla ünlü, eğitimci ve filozof Paulo Freire bu konuda, “Canlı ve zinde kalabilmemizin, gerçek filozoflar olabilmemizin tek yolu, içimizdeki çocuğun ölmesine asla izin vermememizdir. Çünkü içimizdeki çocuğu öldürdüğümüz zaman kendimizi de öldürürüz” der.

Her çocukta bulunan merak duygusunu engellemek yerine bu merak ve öğrenme isteğini “Düşünme Eğitimi” ile beslememiz gerekir.

DÜŞÜNME EĞİTİMİ

Düşünme eğitimi; küçük çocukların öğrenme sürecinde edindikleri bilgileri doğru anlama, analitik ve eleştirel yaklaşımlarla yorumlayabilme becerisi edinmelerini sağlayacak, anne baba, eğitmen ve öğretmenler tarafından uygulanan yöntemlerdir. Bunun için çocukların merakını artıracak davranışlarda bulunmak, onları daha çok soru sormaya ve her zaman meraklı olmaya yönlendirmek gerekir. Örneğin çocuğa bir olay ya da bir masal anlattıktan sonra anlatılanla ilgili neyi merak ettiği gibi bir soru sorulabilir. Ya da, bir oyuncakla ilgili soru düşünmesi istenir ve sorunun yanıtı birlikte aranır. Çocukla kitap okurken bir noktada durup olayların nasıl gelişeceği sorulur ve birkaç farklı yanıt vermesi istenir.

Düşünme eğitiminin ilk adımı bu tür etkinliklerle merak uyandırıcı olmalı, bunun sonrasında da çocukların doğasındaki merak ve ilgiye sorgulama ve eleştirel yaklaşım eklenmelidir. Son aşama ise, öğrenilen sorgulamayı sürekli kılmak, eleştirel yaklaşımı çocuk için bir alışkanlık haline getirmektir. 

Dünyayı ve yaşamı anlama sürecinde hiç akla gelmedik sorularla karşılaşılır.  Daha önce üzerinde düşünmediğimiz bu sorular aklımızı zorlar. İnsanlar genellikle bir yaştan sonra soru sormaktan vazgeçerler çünkü sormak ve cevap aramak bir tür huzursuzluktur ve huzursuz olmak istemezler. Oysa merak ve şüphe bilgiye, anlamlandırmaya, dolayısıyla rahatlama ve özgürlüğe götürür. Düşünme eğitimi bu yolda ilerlemeyi sağlar.

Çocuklardaki öğrenme merakını, düşünme eğitimiyle güçlendirdikten sonra çocuk ve felsefe kavramlarını bir araya getirebiliriz.

ÇOCUKLARLA FELSEFE

Çocuklar için felsefenin kurucusu olarak kabul edilen Matthew Lipman, üniversitedeki öğrencilerinin düşünme eksikliklerinden yola çıkarak felsefe eğitiminin çocukluk döneminde verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Matthew Lipman’ın 1960’larda, erken yaşlarda felsefi ve eleştirel düşünme eğitimine yönelik çalışmalar yapmaya başlamasının sonucu olarak 1970’li yıllarda çocuklar için felsefe hareketi başlamış, felsefe ve çocukluk üzerine düşünme çabasını içeren bu hareket önemli bir eğitim programı hâline gelmiştir. 1990’lı yıllardan bu yana UNESCO da çocuklar için felsefe eğitimine yoğunlaşmış,  okulöncesi ve ilköğretimde yapılacak düşünme eğitimi ile felsefe eğitimini hedefleri arasına katmıştır.

Bu gelişmelere karşın, ne yazık ki, eğitim sistemimizde çocuklar felsefe ile geç yaşlarda tanışırlar. Üstelik eğitim kurumlarındaki felsefe dersleri, yanlış bir yaklaşımla uygulanmakta, felsefi sorunlara çözüm aramak, sorulardan yola çıkarak düşünceler geliştirmek yerine filozofların adları, yaşamları, felsefe tarihi gibi bilgiler üzerinde durulmaktadır. Bu da felsefenin amacına ulaşmasını engeller.

Felsefenin amacı, merak duygusunu yaşam boyu sürekli kılmak, düşünme becerisi geliştirmek ve sorgulamayı alışkanlık haline getirmektir. Bu alışkanlık bireyin sorunlara farklı çözümler aramasını, yeni fikirler üretmesini,  yaratıcılığını geliştirmesini sağlar.

ÇOCUK KİTAPLARI VE FELSEFE

Çocukları merak duygularının yoğun olduğu yaşlarda felsefeyle tanıştıran kitaplar önemli birer yol göstericidir. Sevindirici bir durum, son yıllarda çocuk edebiyatı içinde bu tür kitapların artmakta olmasıdır. İlköğretim yıllarından gençlik dönemine kadar değişik yaştaki çocukların anlayabileceği düzeyde, özenle hazırlanan felsefe kitapları anne-baba ve öğretmenlerin en iyi yardımcılarıdır. Soru soran çocuğun merak duygusunu temel alarak ona düşünme eğitimi vermenin ötesinde sorgulama ve yorumlama aşamalarına geçmesini amaçlayan yayınlardır bunlar.  Okuru sürükleyecek öyküler, metinle ilgili eğlenceli sorularla küçük yaşlar için resimli  “Çıtır Çıtır Felsefe dizisi” (Brigitte Labbe), daha ileri yaşlar için “Sophie’nin Dünyası (Jostein Gaarder) romanı gibi pek çok örnek kitapçılarda bulunmaktadır. Çocuğunuzun kitaplığına ekleyeceğiniz bu yayınlar onun düşünme becerisini geliştirecek, yaşamının her döneminde sorgulayan, sağlıklı düşünebilen ve yaşamını anlamlandırabilen bir kişi olmasına katkıda bulunacaktır.

Share this Post