Perde Açılırken

/ Kasım 1, 2021/ Blog Yazıları

Photo by cottonbro from Pexels

Bir tiyatro salonunda ışıklar sönüp perde açılırken ilk kez tiyatroya gelmiş küçük izleyicilerin tüm dikkati perdenin ardından ne çıkacağına odaklanır. Yoğun bir merak duygusu içinde bu çok yönlü sanatın nasıl bir şey olduğunu görmeye hazırdırlar. İlk kez tiyatroda bir çocuk oyunu izlemenin kendileri üzeride bırakacağı çeşitli etkilerin onlara ne çok şey kazandıracağını bilmeseler de, tüm verilenleri almaya hazırdırlar.  

Renk, ses, hareket ve duygu yüklü iletileriyle zenginleşmiş her tiyatro eseri çocuklar için görsel, işitsel, duygusal ve zihinsel kazanımlarla doludur. Yalnız çocuklar için değil, yetişkinler için de çok yönlü bir uyarandır. Belki de bu nedenle, geçmişi çok eskilere dayanır. Çıkış noktası, antik Yunan döneminde yapılan bağ bozumu şenlikleridir. Bilinçli olarak düzenlenen ilk tiyatro şenliğinin MÖ 534 yılında Atina’da düzenlendiği söylenir.

Tiyatro sözcüğünün kökeni de Yunancadır. “Theatron” demek “görme yeri” demektir.

Latincede anlamı  “sahne gösterisi” olan “theatrum” da aynı kökten gelmektedir.

Antik çağda yalnızca üst sınıfa özgü bir ayrıcalık olan tiyatro zamanla herkesin izleyebileceği bir sanat etkinliğine dönüşmüş, çocukluğun önemsenmeye başladığı yıllarda çocuklar için hazırlanan özel sahne oyunları sergilenmeye başlamıştır. İlk çocuk tiyatrosu 16. yüzyılda İngiltere’de görülmüş, Almanya’da 17. yüzyılda ve Fransa’da 18. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu ülkeleri 19. yüzyılın ikinci yarısında A.B.D. ve 1921’de de Rusya izlemiştir.

Türkiye’de ilk kez Meşrutiyet döneminde bazı çocuk tiyatro oyunları sahnelenmiş, 1935’te ise İstanbul Şehir Tiyatroları içinde bir çocuk tiyatrosunun kuruluşu gerçekleştirilmiştir.

Çocuk İzleyici

Çocuk tiyatrosu demek özellikle çocuklar için yazılmış, eğlendirici ayrıntılar, bol hareket, çok renkli dekor ve kostümler, müzik ve şarkılar içeren oyunların sahnelendiği yerlerdir.

Tiyatro izleyen çocuklar bir yandan gözlem yoluyla öğrenmekte, bir yandan da görsel estetik duygusu kazanmaktadır. Kendini oyunun akışına bırakarak oyunun bir parçası olan çocuklar sahnedeki oyuncuları model alır ve onlarla empati kurarlar. Empati kurdukları olumlu karakterlerden olumlu davranış ve düşünce kazanır, o karakterlerin vermek istediği iletileri içselleştirir, kendi yaşamlarına katarlar. Tiyatroda izlenen her oyun, yaşamın çeşitli yönlerine ait bir şeyler göstererek çocukların kişisel gelişimlerine doğrudan katkı sağlar. 

Onlar için özenle yazılmış oyunları izleyen bir çocuk iyi zaman geçirip eğlenirken kişisel gelişim açısından pek çok kazanç elde eder:

  • Dikkat, algılama, öğrenme, dinleme becerileri artar
  • Yeni bilgiler edinir
  • Yeni sözcükler öğrenir
  • Oyunun içinde eğlenceli bir şekilde karşsına çıktığı için bazı korkularıyla yüzleşebilir
  • Yaşamı daha iyi anlamlandırabilir
  • Kostümler, ışık ve dekorla oluşan estetik düzen aracılığıyla estetik duyguları gelişir
  • Sanata ilgisi artar
  • Kalabalık salonda herkesle birlikte gülüp eğlenirken bir gruba aidiyet duygusu yaşar
  • Oyunda gördükleri kişi ve yaşamlarda kendisine benzerlikler gördükçe toplumun bir üyesi olduğunu algılar
  • Özgüven kazanır.

Çocuk Oyuncu

Çocuk ve tiyatrodan söz edildiğinde çocuklar iki ayrı konumda bulunabilirler. Bir oyunu izlerken izleyici, bir oyunda rol aldıklarında ise oyuncudurlar. Her iki durumda da bulundukları konumdan kişisel gelişim kazanımları vardır. Çocuk İzleyicinin kazanımlarını yukarıda sıraladıktan sonra Çocuk Oyuncunun kazanımlarını da şöyle listeleyebiliriz:

  • Rol gereği çeşitli hareketler yaparken bedenini kullanmayı öğrenir
  • Başkalarına destek olmak, yardım etmek gibi grup çalışmasının ilkelerini edinir
  • Karşısındakini anlama, onunla iletişim kurma becerisi gelişir
  • Sorun çıktığında çözüm yolları bulma becerisi kazanır
  • Taklit ettiği için yaşamı daha iyi anlamlandırabilir
  • Kendini ve sorularını daha iyi anlatabilmeyi öğrenir
  • Bir gruba ait olduğunu duyumsar
  • Özgüveni artar

Tiyatro izlemenin de, oyun grupları içinde rol almanın da çocuklara faydası saymakla bitmez. Kişisel gelişime katkıları dolayısıyla tiyatro, 20nci yüzyılın ortasından beri psikolojik bir tedavi aracı olarak da kullanılmaktadır.  “Bireylerin yaşadıkları sorunları yeniden ele alıp sorgulama ve sahneleme” olarak tanımlanan Psikodrama, kişilerin dramatik canlandırmalar yoluyla sorunlarını görme ve bunlarla başa çıkma yollarını deneyerek bulma yöntemidir. Özel eğitimli terapistler tarafından uygulanan bu yöntem, tiyatronun temeli olan rol yaparak başka bir kişi olmayı sergileme ilkesine dayanır.

Sonuç olarak; her oyunda hayata dair yeni bilgiler veren tiyatroyu çocukların yaşamına katmak, onların kişisel gelişimine önemli bir katkıdır. Özellikle, bir oyunu izledikten sonra çocuğunuzla oyunun konusu, olay çizgisi ve karakterlerle ilgili konuşmak, çocuğunuzun eleştirel düşünme, neden-sonuç ilişkisi kurma becerilerini daha da geliştirir ve o oyundan elde ettiği kazanımları pekiştirir.  Müziği, dekoru tartışmanız ise sanatı eleştirmeyi, sanatsever olmayı öğretir.

Tiyatronun kazanımlarını çocuğunuzun yaşamına katmanın bir başka yolu da onun arkadaşları ya da aile bireyleri ile birlikte bir oyunda rol almasını sağlamaktır. Ne yazık ki, çocuk edebiyatımız içinde tiyatro kitapları çok fazla yer tutmaz. Gene de bu alanda eser üretmiş yazarlarımız vardır. Onların kitaplarından çocuğunuzun kitaplığına eklemekle çocuğunuzun evde, arkadaş grubu içinde ya da okulunda tiyatro oyuncusu olma deneyimine yol açabilirsiniz. İster izleyici, ister oyuncu olarak çocuğu tiyatro ile tanıştırmak onu eğlendirmenin yanısıra kişiliğini geliştirecek, dünyasını genişletecek, unutulmaz çocukluk anıları kazanmasını sağlayacaktır.

Share this Post