Kitapla Gelen Ruh Sağlığı-Bibliyoterapi

/ Mayıs 31, 2021/ Blog Yazıları

Okul öncesinden başlayarak çocuk – kitap ilişkisinin yararlarını önceki yazılarımızda çeşitli yönlerden ele almıştık. Bugün, çocuklukta atılan ilk adımlardan öteye, yaşam boyu süreceğini öngördüğümüz bu ilişkinin kişinin ruh sağlığına kattığı bir başka olumlu etkiden söz edeceğiz. Konumuz Bibliyoterapi. Bir başka deyişle, ruh sağlığımızı kitap aracılığıyla iyileştirmek.

Adı sonraki dönemlerde konmuş olsa da bu eylemin kökü çok eski zamanlara, antik Yunan dönemine kadar uzanıyor.  O günlerden kalma bir kütüphanenin girişinde yazılı olan “İnsanın Ruhunun İyileştirildiği Yer” yazısı bunun kanıtı.

Bugünkü bilimsel adı konmamış olsa da, antik Yunan döneminden günümüze kadar okuyan kişilerin duygusal sorunlarını farketmelerine aracı olan kitaplar, aynı zamanda bu sorunların aşılmasına da yol gösterici olmuştur. İlk kez Amerikalı yazar Samuel McChord Crothers, 1916 yılında kitapların terapi amacıyla kullanılmasını “Bibliyoterapi” olarak tanımlamış, o günden sonra psikolojik danışmanlar kitapların insanı iyileştirici özelliğinden yararlanmayı bilinçli olarak uygulamaya başlamışlardır. Böylece okur – kitap ilişkisi duyguları iyileştirme tekniklerinden biri olmuştur.

Son yüzyılda yaşanan savaşlardan sonra Avrupa ve Amerika’daki pek çok hastanenin psikiyatri bölümlerinde kütüphaneler kurulmuş, savaş sonrası duygusal travma yaşayan askerler için buralardaki kitaplardan yararlanılmıştır. Bibliyografi etkinlikleri bireysel olduğu gibi grup terapisi olarak da yapılabilir.

Ne var ki, bibliyoterapiyi yalnızca ruh bilimcilerin uyguladığı bir teknik olarak görmek yanlıştır. Böyle kabul etmek konuyu kısıtlayıcı bir yaklaşım olur. Bibliyoterapi genel anlamıyla kitapla tedavi demektir. Kütüphaneci ve yazar J. Bodart’ın dediği gibi, bibliyoterapi “bireylere problemleri çözmede ya da kendilerini daha iyi tanıyıp anlamalarında edebi eserlerden yararlanmalarını sağlayan bir sürecin ya da etkinliğin düzenlenmesi olarak tanımlanabilir” ve bu süreci yalnız psikolojik danışmanlar değil, öğretmen, kütüphaneci, anne-baba gibi herhangi biri başlatabilir.

2011 yılında Japonya’da yaşanan büyük deprem ve sonrasındaki tsunami felaketinin ardından pek çok okul ve okul öncesi kurumda öğretmenler ve kütüphaneciler tarafından bibliyoterapi etkinlikleri düzenlenmiştir.

Yetişkinlerden farklı olarak çocukların kitapla ilişkisi nesnel olmaktan çok özneldir çünkü çocuklar düşünmekten çok duyumsamaya meyillidir. Küçükken kendilerine okunacak ya da anlatılacak öykülerde duyduklarıyla kendi duygularını karıştırırlar. Olayları gerçek hayattaymış gibi yaşarlar. Bunun böyle olduğu psikolog ve psikiyatrlar tarafından tartışmasız kabul edilen bir gerçektir.

Bibliyoterapideki amaç, öncelikle kişinin duygusal sorunlarını anlayabilmesini sağlamaktır. Kolay bir yöntem gibi algılanmasına karşın, bunu uygulayacak kişilerin konuya bilinçli yaklaşması, nasıl uygulanacağını iyi bilmesi gerekir. Önemli olan doğru zamanda, doğru bireyle, doğru kitabı buluşturmaktır.

Söz konusu okur bir çocuk ise bibliyoterapi için seçilen kitap (ya da kitaplar) çocuğun gelişim düzeyine ve ilgi alanına uygun olmalıdır. Kitaptaki kahraman okurun özdeşleşim yapabileceği özelliklere sahip olmalıdır. Bütün bu özelliklerin yanı sıra kitabın edebi değeri de göz ardı edilmemelidir.

Bibliyoterapi üç aşamadan oluşur:

  1. Özdeşleşme – okurun kitabı özümsemesi ve kitabın kahramanıyla özdeşleşmesi
  2. Arınma (Katharsis) – Okur kendisini rahatsız eden duyguları tanımlar, rahatlar.

(daha önceki yazılarımızdan birinde  bu konuyu ele etraflıca ele almıştık

  1. İçgörü ve bütünleşme – okurun kendini ve sorunlarını tanıması

Okur kendini rahatsız eden duyguyu tanımlayıp kabul eder. Yeni fark ettiği yönlerini kabullenir. Kendi içinde bir bütünlüğe varmıştır. Giderek tanımladığı sorunlara çözüm üretmeye başlar.

Özetleyecek olursak; başarılı bir bibliyoterapi uygulaması sonunda okurun kendisiyle ilgili farkındalığı artar ve kendini kabul eder. Kişisel zorluklar hakkında daha derin düşünme ve anlayış fırsatı yakalar. Kendi sorunlarına benzer sorunları başkalarının da yaşadığını görerek yalnız olmadığını anlar. Bir sorun için tek bir çözüm yolu olmadığını, farklı çözümler olabileceğini görür.

Bibliyoterapinin özünde kitap okumanın kişinin yaşamına kattığı olumlu değerler vardır. Stresin azalması ve özgüven kazanılması yönünde önemli rolü olan kitaplar, çoğu zaman okurun fark edemediği, adını koyamadığı yönlerini fark etmesi ve bunları tanıyıp kabullenmesine yol açar.

Bilinçli bir iyileştirme yöntemi olarak uygulandığında ise bibliyoterapi kaygı, korku, depresyon, ölüm ve anlamsızlık, yas süreci gibi önemli travmaların yanı sıra, madde kullanımı, yeme bozuklukları, öfke kontrolü, utangaçlık gibi sorunları, ırkçılık, ayırımcılık gibi negatif düşünce biçimlerini de iyileştirir. 

Bibliyoterapi ile ilgili diğer yazılarımız:

Bibliyoterapi Nedir?

Bibliyoterapi ve Resimli Çocuk Kitapları

Share this Post