Rol Model

/ Kasım 9, 2020/ Blog Yazıları

Önceki yazımızda çocuk kitaplarında cinsiyet ayırımından söz etmiş, erkek ve / ya da kız kahramanların üstlendiği rollere dikkat çekmiştik.

Kısaca hatırlatmak gerekirse; “Çocuk kitaplarındaki erkek karakterlerin sürekli olarak başarılı, zeki, çalışkan, güçlü, etkin, cesur, baskın, kendinden emin, hırslı, mantıklı olarak gösterilmesi; kadın karakterlerin edilgen, bağımlı, duygusal, alçak gönüllü, anlayışlı, güçsüz, utangaç, durumundan memnun, hassas, fiziksel görünüm olarak çekici ve cinsel nesne olarak gösterilmesi, çocuk okurun, kadın veerkek cinsiyetine yönelik algısını biçimlendirir. Çocuk kitaplarında yer alan kadın kahramanların sürekli mutfakta yemek yaparken ya da iş yaparken gösterilmesi, çocuk okura, kadın ve erkeğin toplumsal rollerinin bu biçimde olduğunu düşündürebilir. Bu nedenle, çocuk kitapları, çocuğa toplumsal rollerini anlatırken kadın ve erkeğe eşit bir anlayışla yaklaşmalıdır.

Bugün size, yukarıda sözü edilen genel görünümün dışına çıkan, toplumsal kadın ve erkek rollerini başka bir bakış açısıyla ele alarak çocuk okura bu konuda özgür olduğunu anlatan birkaç örnek kitaptan söz etmek istiyoruz:

DURUCUK CUK CUK (Necdet Neydim, Gergedan Yayınları)

Pek çok masalda ejderhalar vardır. Masal kahramanının kendisinden istenen bir sınavı başarıyla geçmesi, mutlu sona varması için bir ya da daha çok ejderhayla savaşması gerekir.

Elbette ejderhayla savaşanlar, ister sıradan biri isterse bir prens ya da kral olsun, erkek kahramanlardır. Bu erkek kahramanlar ejderhayı yener ve ödül olarak ya kral olur ya da bir prensesle evlenirler.

“Durucuk Cuk Cuk” adlı kitapta da bir ejderha var. Ne var ki, ejderhayla savaşması gereken masal kahramanı bir erkek değil, Duru adında bir kızdır! Dahası, bir şehzadeyi kurtarmak için bu işe kalkışır. Hem de Padişah’ın “Ejderhalarla erkekler savaşır, kızlar değil” demesini göz ardı ederek…

KESE KAĞIDI PRENSESİ (Robert Munsch, Güldünya Yayınları)

Bir başka masalda gene ejderhayla savaşan bir kız çıkıyor karşımıza. Üstelik bu resimli kitabın kahramanı olan sıradan bir kız değil, bir prenses!

Öyle güzel giysiler içinde, pırıl pırıl takıları olan, çıtı pıtı bir prenses gelmesin gözünüzün önüne. Bu kez saçı başı dağınık, kül kokan, elbisesi kirli kese kağıdından yapılmış olan bir prenses var okurların karşısında.

Ejderhayla savaşmasının gereği ise bir prensi kurtarmak!

PRENSES OLMAK İSTEMEYEN PRENSES (Yıldıray Karakiya, Uçanbalık Yayınları)

Ejderhalara karşı savaşan prensesleri anlatan masallardan sonra, bir prenses olarak uymak zorunda olduğu kurallara karşı savaşan bir masal kahramanı da Prenses Fıldırfış. Top oynamayı çok seven Fıldırfış’ın hayali iyi bir futbolcu olmak.

Toplumun kızlara değil de erkeklere uygun bulduğu futbolcu rolüne göz koyan bu masal kahramanı, kız olmanın yanı sıra bir de prenses! Üstesinden gelmesi gereken, alt üst edeceği pek çok kalıplaşmış sosyal değer var.

YEŞİL SAHANIN ÖZGÜR KIZI ( Feyza Altun, Mandolin Yayınları)

Futbolcu olmak isteyen kız masal kahramanı olur da hakem olmak isteyen kız olmaz mı? Özgür adlı kahramanımız da toplumsal cinsiyet rollerinin kendini kısıtlamasına izin vermiyor. Adı gibi özgürce bir yaklaşımla istediği mesleğin peşine düşüyor çünkü O, kızların da her mesleği yapabileceğine inanıyor.

KIZLAR DA YAPAR, ERKEKLER DE YAPAR (Sophie Gourion, Yapı Kredi Yayınları)

Bu, biri kızlara biri erkeklere yönelik iki kapaklı ve iki ayrı metinli sıra dışı kitap, toplumda tekrarlana tekrarlana günümüze kadar gelmiş olan “Kızlar böyle şeyler yapmaz”, “Elinin hamuruyla…” ya da “Bu iş erkeklere göre değil”, “Erkekler ağlamaz” gibi klişeleri yerle bir etmeyi amaç edinmiş bir yayın. Kızların da erkeklerin de istediklerini yapabileceklerini göstererek çocuk okura bu alanda özgür olduğunu duyuruyor.


ONBAŞI NEZAHAT (Serpil Ural, Bilgi Yayınevi)

Ülkemizin tarihinde yaşanmış gerçek bir olayı, kızların da toplumda erkeklere biçilmiş olan bir rolü üstlenip başarıyla sonuçlandırabileceğini somut olarak kanıtlayan bu kahramanlık öyküsü, Kurtuluş Savaşımızda adı “Kızlı Alay” olarak geçen alayda, askerler arasında yaşayıp 9-10 yaşlarındayken savaşa katılan ve kazandığı başarılardan sonra Onbaşı rütbesi verilen Nezahat’in yaşam öyküsünü anlatıyor. 

Anlatılanlar ister gerçek ister kurgu olsun, kitaplardaki kahramanların sergiledikleri kişilik özellikleriyle çocuk okur için birer rol model olduğunu unutmamalıyız.. Bu bağlamda çocuklara kitap yazan, yayınlayan, kitap seçen, kitap öneren yetişkinlerin çok duyarlı davranması; eskimiş önyargıların, klişeleşmiş değerlerin günümüz çocuğunun özgürlüğünü kısıtlamasını engellemesi önemlidir.

Ülkemizin de kabul ettiği Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi “Çocuğun Görüşü”nü ele alır: “Çocuk, görüşlerini serbestçe ifade etme, kendini ilgilendiren herhangi bir konu ya da işlem sırasında görüşlerinin dikkate alınmasını isteme hakkına sahiptir” der.

Çocuklarımıza, böyle bir hakka sahip oldukları bilgisini kitaplar aracılığıyla iletelim. Onları toplumsal baskıların yönlendirmesine karşı kendilerini mutlu edecek sosyal rolleri üstlenmeleri için özgür bırakalım.

Share this Post