Çocuklar Ebeveynlerinden İki Şey Almalılar: “Kökler ve Kanatlar”
Hayâl kurmak ve bunun çocuk zihnine katkılarına değinmiştik geçen yazıda. Peri Masalları diyerek girmiştik konuya. Okuyanlara o çok bilinen bir deyimi anımsattı mı diye düşündük daha sonra. Ne güzel bir deyimdir “Kökler ve Kanatlar”… Çocuk edebiyatından söz ederken sık sık tekrarlanır. Çocuklarımıza bir yandan kanat takarken bir yandan köklerini büyütmek, güçlendirmekten söz eder.
Kökler ve kanatlar, iki önemli amacıdır çocuklara doğru kitapları okutmanın.
Goethe’nin şu sözünden mi çıkıp geldi diye düşündürür insanı:
“Zwei Dinge sollten Kinder von ihren Eltern bekommen: Wurzeln and Flügel”
(Çocuklar ebeveynlerinden iki şey almalılar: Kökler ve kanatlar)
Kanatlar
“Kanat takın Çocuklara” dediğimizde onlara hayâli kahramanların olduğu, gerçek dışı ortamlarda geçen olayları anlatan kitaplar yazın, öylesi kitaplar verin demek isteriz. O kitaplarla kanatlanıp uçacaklar kurgu dünyasına ve hayâl kurma yetenekleri geliştikçe gelişecek… Unutmayın ki yaşamda her sorunun çözümü, tüm buluşlar hayâl gücünden kaynaklanır.
Kökler
Peki, ya “Kökler” de nesi? “İçine doğduğu kültürü tanıtacak; yerini yurdunu, geçmişini bugününü öğretecek kitaplarla donatın çocuğun kitaplığını” demek elbette. Kim olduğunu bilmesi için, nereden gelip nereye gitmesi gerektiğini anlaması, kendini tanıması için. Anadolu masalları mı olur, yurdun değişik yörelerinde geçen macera romanları mı olur, tarihte yaşanmış öyküler mi? Seçin beğendiğinizi. Sonra yer küre dediğimiz o koca dünyayı da tanıtmak ve onun neresinde olduğunu bilmesi için kitaplar bulun. Öyle çok seçenek var ki son yıllarda yayınlanan çocuk kitapları arasında.
Bir yandan toprağa daha sıkı bağlıyor bir yandan uçup gitmesini istiyoruz. “Ters değil mi? Olabilir mi?” diye düşünmeyin. Hem hayâl kurma yeteneğini güçlendirin çocuğunuzun hem de kimliğini. Yere sağlam basıp kendini bilerek yaklaşınca yaşamın getirdiklerine, neyi nasıl yapabileceğini de daha kolay kurgulayacaktır.
Kitaplar
“Kanat takın Çocuklara” demiştik. Buna verilebilecek güzel örneklerden biri de Judith Malika Liberman’ın yazıp Zeynep Özatalay’ın resimlediği Redhouse Kidz’den çıkan şarkılı bir masal kitabı, “Önce Hayal”.
Jozef bir terziydi. Müşterilerine önce bakıyor, sonra gözlerini kapatıp onlar için bir hayal kuruyor ve başlıyordu dikmeye. Kırt kırt, tıkır tıkır, pof pof! Ortaya öyle güzel giysiler çıkıyordu ki… Derken sonunda Jozef kendisi için de bir hayal kurdu ve hayali rengârenk bir paltoya dönüştü. Peki paltosu eskidiğinde Jozef ondan nasıl vazgeçecekti? Yoksa başka bir seçeneği de var mıydı?
Peki, ya “Kökler”? Buna verebileceğimiz bir örnek ise, Serpil Ural’ın “Ağrı’dan Zelve’ye” si.
Ağrı’dan başlayıp Zelve’ye kadar uzanan yirmi altı öykü ve efsanede, Serpil Ural, Anadolu ve sahip olduğu kültürel miras hakkında çocukların ilgisini çekerek onları bilgilendirmeyi hedefliyor. Çocuklar, Karagöz ile Hacivat veya Nasreddin Hoca gibi tanıdık karakterlerin öykülerinin yanısıra “Mesir macunu nasıl bulunmuş?”, “Gaziantep’in ünlü fıstığı ve acı biberi nereden gelmiş?” veya “Rize ismini nereden almış?” gibi daha az bilinen efsaneleri okurken hem köklü bir geleneğin bir parçası olduklarını hissediyor, hem de Türkiye’nin dört bir köşesi hakkında rengârenk bilgiler de edinmiş oluyorlar.