Hep Birlikte Farklılıkları Tanıyalım, Farklılıklarla Yaşayalım

/ Haziran 15, 2020/ Blog Yazıları

Sığınmacılar konusunu ele alan çocuk kitaplarından söz etmiştik.

Bu kitaplar, artık çeşitli ülkelerden insanların bir arada yaşaması gerektiğini göstermek için yazılmıştı. Yalnız göstermekle kalmayıp çocuklarımızın bu ortamda büyüyeceğini, yaşamlarını kendilerinden farklı kişilerle paylaşmak zorunda olduklarını da vurgulamak için – dili başka, inancı başka, kültürü başka, rengi başka insanlarla…

Farklı kişilerden oluşan bir toplumda huzur içinde yaşayabilmek, birlikte yaşadıklarımızın farklılıklarına hoşgörü göstermekle olur. Bu hoşgörü de çocuklukta kazanılır. Kendinden farklı olanı kabullenemeyen, dışlamaya çalışan toplumlarda ise  sorunlar bitmez. Yalnız küçük sıkıntılar değil büyük çapta toplumsal patlamalar bile yaşanır. İki yüz yıldan fazla zamandır ırkçılık sorununu çözemeyen A.B.D,’de olduğu gibi…

Amerikan çocuk edebiyatı farklılıklarla yaşama konusunu ilk kez 1962 yılında yayınlanan bir resimli kitapla ele aldı. “Kar Yağdığı Gün (The Snowy Day)”in kahramanı zenci bir çocuktu. Daha sonraki yıllarda, o güne kadar yalnızca beyaz ırktan çocukların resimleri olan ve onların öykülerinin anlatıldığı çocuk kitaplarında zenci karakterlerin sayısı giderek arttı. Zamanla çekik gözlü sarı ırktan çocuklar da Amerikan çocuk kitaplarına eklendi.

Irkçı kimlik gelişiminin olumlu şekilde desteklenmesi ve çocuklarla ırklar hakkında konuşulması, ırkçılığın ortadan kaldırılması için kritik öneme sahiptir. Çocuklara küçük yaşlardan başlayarak, insan çeşitliliğini tanıtmak, farklılıkların ve ırkların tartışılabileceği bir ortam oluşturabilmek için çocuk kitapları en iyi araçtır.

Farklılık, dışlanma, ayrımcılık, ırkçılık gibi konuları çocuklarla konuşmaya olanak verecek kitaplardan birkaç örnek verelim istedik:

 “Akkuzu Karakuzu”
Yazar:Stefano Bordiglioni
Çizer: Barbara Nascimbeni
Can Yayınları, 2012 

Bembeyaz koyunlardan oluşan sürünün tek kara kuzusuysu o. Çok mutsuzdu, çünkü hiçbir oyuna almıyordu arkadaşları onu. Sonunda sadece kara kuzulardan oluşan bir sürü bulmak için onları terk etti. Ama aradığı sürüyü bulduğunda, kara kuzuların oyunlarından dışlanan yalnız ve üzgün ak koyuna rastladı; onun mahzunluğunu ve  yalnızlığını tanıdı… Bu böyle olmayacaktı. “Gel” dedi ona, “Tüm koyunların arkadaş olduğu ve birlikte oynayabildikleri bir sürü aramaya gidelim…” Peki ama böyle bir sürü var mıydı gerçekten?

“Dans Etmesini Seven Hipopotam”
Yazar:Şükran Oğuzkan
Çizer: Ülkü Ovat-Ümit Öğmel
Kök Yayınları, 2010 

“Küçük hipo dans etmesini çok seviyordu. O yürümeyi öğrendikten hemen sonra dans etmeye başlamıştı. Ormandaki arkadaşları onun şişman gövdesiyle dans etmesine çok gülüyorlardı. Annesi hep ona “Hipopotamlar güzel dans edemezler” diyordu.”

“Sadece Mor Rengi Seven Kral”
Yazar/Çizer:İsmail Kaya
Kök Yayınları, 1998 

Sevdiğine tutkun, faklı gördüğüne acımasız bir kralın ülkesinde sadece mor renklere yer varmış. Oysa ülkede yaşayan herkes mor rengi kral kadar sevmezmiş. Sonra ne mi olmuş, mor kadar güzel diğer renklere de sahip olmuşlar.

“Mantova’nın Cüceleri”
Yazar:Gianni Rodari
Çizer: Margherita Micheli
Yapı Kredi Yayınları, 2013

Mantova’nın Cüceleri bir zamanlar sarayda kral ve ailesini eğlendirmek için yaşayan cücelerin başkaldırış hikayesini anlatıyor. Günün birinde cüceler cüce oldukları için gördükleri muameleden çok sıkılırlar. Cücelikten kurtulmak için de cüce evlerinden çıkar ve istedikleri işleri yapmaya başlarlar ve fark ederler ki cüce evlerinden çıktıktan sonra daha az cücedirler ve daha güçlüdürler.

Bu haftaki yazımızı Charles Bukowski’nin şu dizeleriyle bitirelim:

Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar?

Hangi kuş farklı ötünce diğerine yasak koyar?  

Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar.

Ah insanlar!

Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…

Charles Bukowski

Share this Post