Anılarımızdaki Çocuk

/ Mayıs 4, 2020/ Blog Yazıları

Bu haftaki yazımızda, çocuklar için yazarken nerelerden fikir bulabiliriz konusuna devam etmek istedik.

Bu konudaki son yazımızda, fikirlerin aslında her tarafta olduğunu ve bunları bulup çıkartmamız gerektiğine değinmiştik.

Eğer bu yazıyı yeniden okumak isterseniz:

Çocuk Kitabı Yazmak İçin En İyi Fikirler Nasıl Bulunur?

Fikir bulabileceğimiz yerlerden birisi de kendi çocukluk anılarımızdır. Bir an için yetişkin olduğunuzu unutun ve geçmişinizden birkaç önemli ânı hatırlamaya çalışın – okuldaki ilk gününüz, ilk evcil hayvanınız, beş yaşındayken yaşadığınız ev, kardeşinizin doğduğu gün. Büyük bir olasılıkla bunlardan birini hatırladığınızda diğerleri de sel gibi akacaktır.

Sevdiğiniz veya korktuğunuz insanlar, gitmeyi hayâl ettiğiniz yerler, arkadaşlarınızla birlikte yaşadığınız maceralarla ilgili kendi kendinize sorular sorabilirsiniz.

Çocukluk anlarını yeniden yakalarken, sadece neler olduğunu hatırlamak yetmez. Sizde nasıl duygular uyandırdığını da anımsamaya çalışın. Sizi bir çocuk olarak güldüren, ağlatan, korkutan şeyleri yeniden yakalamaya çalışın.

Eski bir fotoğraf albümünüze bakmak da çocukluk deneyimlerinizi hatırlatarak iyi fikirler bulmanıza yardımcı olabilir.

Örneğin, sizi etkileyen bir fotoğraf bulduğunuzda kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

  • Bu çocuk kim? İsmi ne olabilir?
  • Bu fotoğraf nerede ve ne zaman çekilmiş olabilir?
  • Fotoğraftaki kişi o anda ne yapıyor?
  • Acaba neler hissediyor? Yüz ifadesinden ya da vücut dilinden anlaşılabiliyor mu?
  • Neden öyle hissediyor? (Korkmuş mu? Mutlu mu? Üzgün mü?)

Eski bir fotoğrafımı bulduğumda şunları düşündüm:

Resimde 6-7 yaşlarında olmalıyım. Okula başladığım ilk gün çekilen bir fotoğraf. Annemin elini sıkı sıkı tutmuşum, yüzümde üzgün ve endişeli bir ifade var. Annem mutlu ve gururlu görünüyor. Babam yok, sanırım işte olmalı.

Okula gitmek istemediğimi anımsıyorum. Kendi renkli dünyamın içinde yarattığım öykülerle yaşayan sâkin bir çocuktum. Her nesneden, hayvandan, bitkiden bir öykü çıkartabilirdim. Yalnızca bana ait olan bu hayaller dünyasından ve güvenli yaşamımdan ayrılacağım için üzülüp korkuyordum sanırım.

Peki bu anımı ve o zamanki duygularımı nasıl kullanabilirim?

Örneğin yeni bir yaşama adım atma fikrini ilk defa uçmayı öğrenip yuvadan ayrılan bir minik kuş öyküsünde kullanabilirim. Minik kuşun ilk uçma denemelerini ve yuvadan ayrılmasını daha duygu yüklü yazabilirim. Yok, Kaf dağının ardında esir tutulan prensi kurtarmaya giden prensesle ilgili bir masal yazıyorsam, prensesin sarayından ayrılıp yola çıkmadan önce neler hissettiğini kendi duygularımı da katarak daha canlı bir şekilde aktarabilirim. Elbette okula gitmek istemeyen bir çocuğun öyküsünü yazıyorsam, müthiş etkileyici bir sahne yaratabilirim kendi yaşamış olduğum duygularımla.

Çocukluk anılarınızı ve onunla ilgili duygularınızı yazılı olarak yakalamaya çalışmak da kolay bir yöntem olabilir. Bunu yapmanın ilginç bir yolu da bir çocukluk günlüğü oluşturarak geçmişinizden önemli bir olayı seçerek tekrar çocukmuşsunuz gibi yazmaktır.

Öneri:

Sizi bir çocuk olarak sürükleyen, sizi güldüren, ağlatan ya da bütün gece titreyerek uyanık bırakan öyküleri düşünün. Hatırladığınız parçaları (resimler, karakterler, ifadeler, etkinlikler) yazmaya çalışın.

Bu haftalık bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere…

Share this Post