Resimli Öykü Üzerine Biraz Daha Düşünelim

/ Şubat 8, 2021/ Blog Yazıları

Resimli kitaplar konusu o kadar çok sayıda özellik barındırıyor ki. – yazmayı, çizmeyi, gerçekleri, hayalleri, duyguları, çocuğun gelişimini, yetişkinin rolünü… Bunların her biri önemli, her biri üzerinde uzun uzun düşünülecek nitelikte.  Biz de konuyu irdeledikçe aklımıza yeni sorular geliyor, yeni ayrıntılar beliriyor. O zaman resimli öykü üzerine biraz daha düşünelim.

Bugünün yazısında aklımıza gelen böyle iki soruyu ele alalım dedik.

Geçen yazımızda çocuk kitaplarındaki resimlerden söz ederken, “çocuklar için illüstrasyon şüphesiz hayati bir önem taşımaktadır” demiştik. Bugün de kimsenin aksini düşünemeyeceği bu sözün altını bir kez daha çiziyor ve çocuk kitaplarındaki resimlerin akla getirdiği bir soruyla başlıyoruz:

İlk Soru: Çocuk Kitabı Resimleyenler Yalnız Çocuklar İçin Mi Çizer?

Özellikle okul öncesi dönemdeki çocukları hedef alan kitapların yazarları da, çizerleri de hazırladıkları kitabı seçip alacak kişinin çoğu zaman bir yetişkin olduğunu bilirler. Çocuk daha kitap seçecek yaşta değildir. Kitabı ilk beğenen yetişkin onu satın alıp bir çocuğa verecektir. Umulan o dur ki, sonrasında da o çocukla birlikte bir okuma serüveni yaşayacaktır. Bu yüzden, kitabın öyküsünün de resimlerinin de yetişkinler tarafından beğenilmesi öngörülür.

Ne var ki bazı çizerler bu noktada yetişkinin beğenisini ön plana almakta ya da kendini sanatına kaptırıp küçük bir çocuğa birkaç beden fazla gelecek süslemeler, kompozisyonu tamamlamak amacıyla eklenmiş estetik öğeler (renk, şekil, doku gibi) ekleyerek resmini oluşturmaktadır.

Elbette, önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, “çizer yalnızca öyküde neler olup bittiğini aktarmakla değil, aynı zamanda daha kısa sürede çok daha fazlasını iletmekten de sorumludur. Öyküde anlatılmayanları da bulup çıkartarak çizimlerinde öykünün yazılı metninden biraz daha fazlasını vermelidir. Metinde açık açık değinilmemiş bir niteliği çizgi ve renk kullanarak bulup, geliştirerek açıklaması gerekir”.

Ama bu, metindeki konuyla ilgisiz öğeleri resme katarak çocuğun aklını karıştırmak olmamalıdır.

Örneğin, dört yaşında bir çocuğa bir resimli kitabı okumaktaydım. Çocuk da ilgiyle resimleri izliyordu. Bir sayfada illüstrasyondaki figürlerin yüzlerinde ve sayfadaki bazı boş alanlarda çeşitli boyda renkli noktalar vardı. Çocuk bunların neden olduğunu anlayamadı. Metinden kopup, “Bu çocuk hasta mı? Neden yüzünde bunlar var? “ gibi sorular sormaya, o benekleri böcek sokması ya da sivilcelerle karıştırmaya başladı. Havada uçuşan bir şeylerin insanların yüzüne yapışmış olduğu izleniminden bir türlü kurtulamadı. O konuya takıldığı için de ana metinden hiçbir şey anlamadığı gibi kitapla iyi zaman geçirmek keyfinden uzaklaştı.

Çizerler çocuk kitabı resimlerini hem çocuk hem yetişkin için çizdiklerinin bilincinde olarak yaparken çocuk öncelikli olmaya özen göstermelidir. Yetişkinlerin de beğeneceği bir resme özellikle çocuk için yapıldığı izlenimini verecek bir sevimlilik katabilmelidir.

Kısacası, zor iştir çocuk kitabı resimlemek. Tuvalin karşısına geçip ya da kalemi kağıdı alıp istediğini yapabilmekten çok farklı bir uğraştır.

İkinci Soru: Resimli Öykü Kaç Kişinin Hayal Gücünü Barındırır?

Bir yetişkinin okul öncesi dönemdeki çocuğa resimli öykü kitabı okuma serüveninde dört kişinin hayal gücü bir aradadır diyebilir miyiz?

Çizerin, yazarın hayal gücünü okura yansıtırken satır aralarında anlatılanları da kendi hayal gücünü kullanarak eklediğini var sayalım. Demek ki bir yetişkin, çocukla paylaşacağı kitabın kapağını açıp öyküye başladığı anda iki kişinin hayal gücünü ortama katmaktadır: Yazarın ve çizerin.

Öyküyü dinlemekte olan çocuğun hayal gücü de daha ilk sayfadaki sözcükler ve o sayfadaki resimde gördükleriyle tetiklenerek yol almaya başlar. Çok geçmeden çocuk hayal gücünü geliştirmek ve/ya da onaylatmak için sorular sorar. “Tavşan şimdi saklanacak mı?” gibi. Bazen de soru sormak yerine yorumlar yapar: “Tavşan ağaca çıkıp saklanacak”!  

Yetişkin, çocuğun sorduğu soruları ya gerçeklerle ya da kurguladığı olaylarla yanıtlar. Kurgu demek, hayal demek. Böylece yetişkinin hayal gücü de bu iletişime eklenmiş olur. Zaman zaman da yetişkin çocuğa sorular sorar: “Sonra ne olmuş dersin?” ya da “Ağacın arkasında biri mi var acaba?” gibi.

Çocuğun sorduğu sorular kadar resimlerde görülenler de yetişkinin hayal gücünü çalıştırır. Çocukla birlikte hayal kurma yolculuğunu sürdürürler. Böylece öykü zenginleşir, yetişkinle çocuk arasında yalnız onlara ait özel bir iletişim yaşanır.

Böylesi zengin bir deneyimden çocuğunuzu yoksun bırakmayın. İyi kurgulanmış, bilinçli resimlenmiş öykü kitaplarını çocuğunuzun yaşamına katmayı önceliklerinize ekleyin.

Bu konuyla ilgili “Resimler, Resimler” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Share this Post