Vahşi Şeyler Ülkesinde – Duygularımız Bizi Nerelere Götürür?
HEPİMİZİN içinde vahşi şeyler var!
Öyküde yaramazlık yapan Max’ı annesi cezalı olarak odasına gönderir. Bunun üzerine, Max öfkeyle dolup taşar. Hayal gücünde, “korkunç seslerle kükreyen, korkunç dişlerini gıcırdatan, korkunç gözlerini yuvarlayan ve korkunç pençelerini gösteren” vahşi şeylerle tanışır. Tüm bunlar bir tür rüya olarak sunulsa da, bütün bu “korkunçluk” aslında Max’in o anlarda hissettiği büyük düşmanlık ve öfke duygularını yansıtıyor.
Bu ezici duygular onu çok uzaklara, fırtınalı denizlere götürür ve başka bir boyuta taşır.
Gerçek şu ki, bu öfkeli duyguları korkutucu hissedebiliriz. Kötü oldukları için değil, deneyimlediğimizde onları ne kadar kontrolden çıkmış hissettiğimiz için, sanki çok büyürlerse bizi yutabilirlermiş gibi.
Öykü ilerledikçe, Max canavarları “bir kez bile gözünü kırpmadan onların sarı gözlerine bakarak sihirli bir hileyle” evcilleştirir.
Aslında bu sihir değil. Çünkü Max’in gerçekten yaptığı şey öfkesini hissetmek. “Kavgalı” düşüncelerinden kurtulmak, neyin iyi olduğunu tekrar hatırlamak ve sonunda hepsinden sağ çıkmaktır.
Gerçekte vahşi duyguların o kadar da korkunç olmadığını hatırlamak önemlidir – sonuçta onlar sadece duygulardır. Fakat onları deneyimlerken kendimizi oldukça kötü hissedebiliriz.
Öykünün sonunda Max, vahşi duygulara tüm görkemiyle sahip olabileceğini anlar. Ancak annesinin de her ne olursa olsun onu hep seveceğini fark eder!
Keyifli okumalar!
Duyguları öğrenmek için bir etkinlik:
3 Adımda Taşlarla Yüz İfadeleri Ve Duygular Öğrenilebilir Mi?