Büyümek İstemeyen Çocuk – Peter Pan
„Peter Pan“in öyküsünü ve karakterini tanımayanımız neredeyse yoktur. “Neverland” adlı bir hayal ülkesinde yaşamaktadır Peter Pan. Bu hayal ülkesi her şeyin mümkün olduğu, macera ve eğlence dolu, cennete benzer bir yerdir. Orada yaşayan çocuklar ise hiç büyümezler, hep çocuk olarak kalırlar.
Peter Pan’ın Öyküsü
Peter Pan 7 günlük bir bebekken evden kaçıp Londra’nın Kensington Parklarına gelir. Burada kuşlar ve periler ona uçmayı öğretirler. Annesi pencereyi açk bırakmayı unuttuğu için bir daha evine dönemez. Periler ve kuşlarla birlikte Neverland’da yaşamaya başlar.
Öykü Peter Pan’ın bir gece uçarak gelip Wendy, John ve Michael isimli 3 kardeşi ziyaret etmesiyle başlar. Onlara uçarak hayal ülkesi Neverland’a gelmek isteyip istemediklerini sorar Peter Pan. Kardeşler gelmek isterler elbette, fakat uçamadıkları için nasıl gidebileceklerini bilemezler. Peter Pan çocukların üzerine onları uçuracak olan peri tozu serper ve onlara düşüncelerinin onları uçuracağını söyler. Tek yapmaları gereken şey kendilerine inanmalarıdır.
Böylece çocuklar Peter Pan’la birlikte uçarak Neverland‘a gelirler. Burada korsanlarla, kızılderililerle, perilerle heyecanlı maceralar yaşadıktan sonra Peter onları evlerine geri götürerek tekrar yataklarına bırakır.
Peter Pan büyümek istemeyen, büyümekten korkan bir çocuktur. Sorunlarıyla yüzleşmek ve olgunlaşmak istememektedir. Korsanlarla savaşır, onların başı olan Kaptan Hook’la alay eder, ancak kendisi gerçek dünyayla yüzleşecek kadar cesur değildir.
J.M. Barrie’nin Öyküsü
İsterseniz gelin biraz da „Peter Pan“ karakterinin yaratıcısı James Matthew Barrie’in yaşam öyküsüne bakalım.
Barrie 9 Mayıs 1860’da İskoçya’nın Kirriemuir şehrinde on kardeşin dokuzuncusu olarak dünyaya gelir. 6 yaşına kadar normal bir yaşam sürdüren J. M. Barrie’nin yaşamı, 6 yaşındayken ağabeyi David’in beklenmeyen ölümüyle değişir. David tüm çevresi tarafından çok sevilmektedir. Özellikle de annesinin göz bebeğidir. Bu yüzden ölümü annesini fazlasıyla sarsar.
Barrie zamanla annesini rahatlatmak ve teselli edebilmek için David’in kimliğine bürünür. Onun giysilerini giyer, onun gibi davranır. Ancak bu durum kendi açısından daha büyük bir trajediye dönüşür. Barrie‘nin kendi kimliği silinmeye başlar. 20 yaşına geldiğinde annesi üzülmesin diye girdiği bu rolde büyümeyi reddeden ve asla büyümeyen bir kişi olmuştur.
Babasının ona karşı olan ilgisizliği ve annesinin onu hala David olarak görmesi onda tıptaki açıklaması “psikolojik cücelik” olan bir gelişme bozukluğuna yol açar. Barrie’nin vücudu ve organları gelişme göstermeyi reddeder.
İskelet yapısı bozuktur. En fazla 1.42 cm’e kadar uzayabilir.
Peter Pan Sendromu
1983 yılında psikanalist Dan Kiley, büyüme korkusu olan ve hep çocuk gibi davranan olgun insanların bir sendroma yakalandıklarını ortaya çıkardı. Bu sendrom “Peter Pan Sendromu” olarak adlandırıldı.
Kitapları arasında annesinin anlattığı bir hikayeden yola çıkarak yazdığı “Thrums” adlı roman büyük ilgi gördü. Bu çocukluğunda kalarak, büyümek istemeyen bir çocuğun öyküsüydü. Daha sonra Peter Pan olarak geliştireceği bu öykü kendinden ve çocukken ölen ağbeyi David’den izler taşıyordu. Barrie her zaman hiç büyümeyen bir çocuk olmayı ve bir kuş olup bu çirkin dünyadan kaçabilmeyi düşlemişti. Düşlerini Peter Pan’la gerçekleştiriyordu.
Ayrıca tıptaki adı „Wendy Sendromu“ olan bir rahatsızlık da ismini bu hikayeden alıyor. Kendisi de çocuk olmasına rağmen Peter Pan’ın Neverland’a götürdüğü kardeşlerin en büyüğü olan Wendy, hep kardeşlerine annelik etmekte. Bu sendroma sahip kişiler sürekli başkalarını mutlu etme ihtiyacı hissediyorlar ve derinlerde bir yerde yoğun bir reddedilme korkusu çekiyorlar.
J. M. Barrie, kitabın tüm yayın haklarını 1929 yılında bir çocuk hastanesi olan Great Ormond Street Hospital’a devreder. Böylece çocuklara sadece hayal dünyalarında değil gerçek yaşamda da destek olmaya devam etmiş olur.
Mutlu ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle…