Dünyaca Ünlü Masalcı Andersen

/ Haziran 15, 2021/ Öykü Kulübü

Ben Danimarka’da doğdum, cana yakın bir yerdir orası.

          Oradadır tüm benliğimin kaynağı, köklerim.

          Ah, Danca! Yumuşak ve zarif tınılarla dolu o lisan…

          Yalnızca bir annenin sesi olabilir insanı o denli rahatlatan.

H. C. Andersen

Böyle demiş Hans Christian Andersen “Ben Danimarka’da doğdum” adlı şiirinde. Şiir, roman, piyes, gezi notları yazdığı yıllarda ünlü bir tiyatro yazarı ya da romancı olmayı düşlermiş. Ne var ki, umduğundan daha büyük bir üne “Masalcı” olarak kavuşmuş. Adı dünyanın her köşesinde yazdığı masallarla anılır olmuş. 

Hans Christian Andersen 2 Nisan 1805 tarihinde Danimarka’nın Odense kentinde, kulübe denecek kadar küçük bir evde, çok çocuklu bir ailenin oğlu olarak hayata gözlerini açtı. Babası yoksul bir ayakkabı tamircisiydi. Aile, onca çocuğu yetiştirmek için her gün yaşam savaşı veriyor, karınlarını zar zor doyurabiliyorlardı.

Böyle bir ortamda yetişen Andersen, her türlü soruna karşın güçlü bir kişiliğe sahipti. Aynı zamanda insanlarla iletişim kurmakta, sosyal ortamlara katılmakta da çok başarılıydı. Üstelik kendisi de bu özelliklerinin farkındaydı. Daha iyi bir yaşam elde edebilmek için hayal gücüne ve yazma yeteneğine güveniyordu.

Daha çocuk yaşlarında kendi başına bir kukla tiyatrosu açtı. Kuklalarının elbiselerini kendi dikti ve kuklalarıyla ünlü yazarların tanınmış oyunlarından bölümler oynattı. Opera sanatçısı olmak için Kopenhag’a gitti. Orada, müzik ve edebiyat alanında isim yapmış sanatçılarla tanıştı. Kraliyet tiyatrosunda dans etmeye başladı ve çok geçmeden Kral Frederik’in ilgisini çekti. Kral, bu yetenekli ve girişken genci Slagelse’deki okulda okuttu. Gene Kral’ın sağladığı bir ödenekle Andersen bütün Avrupa’yı dolaştı. Bu gezisi sırasında Türkiye’ye de uğradı.

1828′ de Kopenhag Üniversitesi’ne girdikten bir yıl sonra “Holmen Kanalından Amager Adasının Doğu Ucuna Bir Yürüyüş” adlı eseri yayınlandı ve kısa zamanda başarıya ulaştı. 1830’da ilk şiir kitabını yayınladı, ardından “Amerika’ya Bir Gezinti” adlı eserini yazdı.  1935 yılında “Çocuklara Masallar” adlı kitabının yayınlanması yaşamında dönüm noktası oldu. Bu masallar kısa bir süre içinde 35 dile birden çevrildi. Andersen, hayalindeki başarıyı masallarla yakalamıştı.

Yazdığı Kurşun Asker, Kralın Yeni Giysileri, Prenses ve Bezelye, Kibritçi Kız, Çirkin Ördek Yavrusu gibi dünyaca ünlü masallar genellikle halk efsanelerine dayanır. Bunları yazmadan önce de masallar yayınlandıktan sonra da Andersen, girdiği sosyal ortamlarda kendine özgü bir yöntemle masallar anlatarak insanların ilgisini çekerdi. Bu yöntemle masal anlatma eylemine yeni bir uygulama getirdi. Çağının edebiyat geleneğini kırarak, gündelik dilin deyimlerini ve kalıplarını kullandı.

Dünya edebiyat tarihine “başka dillere en çok çevrilen yapıtlar” olarak geçen Andersen Masalları, dilden dile çevrilip ülkeden ülkeye gezerken, bu masalların yazarı Andersen de günlerini pek çok yeri gezerek geçirdi. Gezdiği onca yer, oralarda karşılaştığı onca insan ve edindiği yeni dostlar dünya görüşünü ve kişiliğini zenginleştirdi. İlginç olan, hiçbir yerde çok uzun süre kalmayışı ve hiçbir zaman kendine ait bir evi olmayışıdır. Gittiği yerlerdeki dostlarının evlerinde ya da otellerde kalan Andersen, yaşamını Kopenhag’daki bir otelde tamamladı.

Masallarıyla Dünya Çocuk Edebiyatına katkısı dolayısıyla, Andersen’in doğum günü olan 2 Nisan, pek çok ülkede Çocuk Edebiyatı Günü olarak kutlanıyor. O gün masalların ve kitapların çocuklar için ne kadar önemli olduğunu vurgulayan konuşmalar, yayınlar yapılıyor, kitap sergileri düzenleniyor. Doğduğu ülke olan Danimarka’nın pek çok yerinde bulunan heykelleri de çok sevdiği ülkesinin değer bilirliğini simgeliyor.

Share this Post