Çocuğa Görelik…

/ Ağustos 3, 2020/ Blog Yazıları

Çocuk kitaplarında veya daha kapsamlı olarak ele alırsak, çocuk edebiyatında çocuğa görelik nedir?

Ebeveynler, eğitimciler ve hatta içimizde bulunan yetişkin eğiticiler olarak bir konunun çocuğa uygun olup olmadığına bizler karar veriyoruz. Elbette ki, çocuklar yeterince bilgi ve deneyime sahip olmadıklarından, onların ruhsal gelişimlerinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlamak yetişkinlerin görevidir.

Bununla birlikte, çocuğa görelik hiçbir zaman çocuğu korumak amacıyla “aman basit olsun, çocuğu korkutmasın, çocuk bunu yanlış anlar, çocuğun aklı karışır” gibi düşüncelerle çocuğu gerçek yaşamdan soyutlamak da değildir.

Yetişkinlerin çocukların ne okuyup ne okumamaları gerektiği konusunda kapıldıkları korku ve endişeler çoğu zaman gereksizdir. Aslında onları korkutan sevdikleri ve güvendikleri bir yetişkinin yaşamın bazı yönleri hakkında konuşmak istemediklerini hissetmeleridir.

Çocuklar artık birçok yönden onları pamuklara sararak yaşatabileceğimiz bir dünyada değil de, yetişkinlerin derin utanç ve mutsuzluğa neden olan davranışlarıyla şekillenmiş bir dünyada yaşıyorlar. Biz yetişkinler olarak onlara medyanın her şeye hakim olduğu bir dünya verdik. Medyadaki haberler insanların yapabileceği en kötü davranışları, günlük normal olaylarmış gibi vererek yeni bir gündem oluşturmakta. Bu durumda çocuk kitapları ile yetişkinlerin çocuğun korkutulup ürkütülerek, kafasının karıştırılıyor olmasından korkmaları oldukça çelişkili bir durum.

Ölüm, savaş, taciz, cinsiyet ayrımı, sınıf ayrımı, ırkçılık, tehlikeli durumlar, uyuşturucular, sigara ve alkol kullanımı gibi çocuk edebiyatında tabu olarak nitelendirilen konulardan kaçınılmaması, bilakis onların çocukların yaş grubuna göre açıklanarak anlaşılır hale getirilmesi gerekir.

Avrupa, İngiliz ya da İskandinav çocuk edebiyatında ele alınan tabu konularla, bizim anladığımız çocuğa görelik arasında ciddi farklar var. En önemli farklardan biri, bizim bu tür konuları çocuk edebiyatının dışında tutmaya çalışmamız. Avrupa çocuk edebiyatında ise çocuğa görelik, bu konuların nasıl anlatılacağı noktasında tartışılmakta.

Bu bağlamda yapılması gereken çocuklara tabu olarak inandığımız konulardan kaçınmak yerine kurgusal öykülerle onları çocuklara açıklayarak anlaşılır bir hale getirmektir. Öyküler çocukları hiç karşılaşmamış olabilecekleri insan davranışları ile karşı karşıya getirerek onların ufkunu genişletir, insan varlığının çeşitli yönlerini anlamaları için fırsat vermiş olur.

Konuya başka bir yönden bakacak olursak, bu tabulardan korkup kaçan aslında biz yetişkinleriz. Kendi yetiştirilişimizde tabu olmuş konularla yüzleşmemiz düşüncesi yüreğimizi ağzımıza getirmekte. Biz bunlar hakkında kendi aramızda, hatta kendimizle bile doğru düzgün konuşmamışken, çocuklara bunu nasıl anlatacağımızı düşünemiyoruz bile.

Aslında kendimize sormamız gereken, bizi korkutan şeyin çocuğun tabu konularla kafasının karışması mı? Yoksa onların bu konuları anlayabilmek bize yöneltecekleri sorular mı?

Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…

Share this Post