Barış Dili Hakkında Hiç Duymadıklarınız -2
İşlevi
Peki, Barış Dili’nin işlevi nedir? Neye yarar? Neden gereklidir? Hiç düşündünüz mü bunları?
Gelin onu bir yabancı dil olarak kabul edelim bir an için. Neden yabancı dil öğrenmek isteriz diye soralım kendimize.
Şüphesiz yanıt, o dili konuşan kişilerle iletişim kurabilmek, o dilde yazılmış eserleri okuyabilmek olacaktır.
Daha sonra neden Barış Dili’ni öğrenmek isteriz (ya da neden gereklidir?) sorusunu düşünelim.
Yazmış olduğu “Şiddetsiz İletişim” ve “Çatışma Ortamında Barış Dili” kitaplarıyla bu alanda bir otorite olarak kabul edilen Amerikalı Psikolog Dr. Marshall B. Rosenberg, bu sorunun yanıtını “anlaşmazlıkları engellemek ve / ya da çözmek için diyerek vermiş. Demek ki, Barış Dilini öğrenmek bir kişinin yaşamını huzurlu, özgüvenli, içinde bulunduğu ortamla uyum içinde, kısacası rahat geçirmesi; öfkeden, kaygılardan, kuşkulardan uzak olmasını sağlar. Çünkü iletişim kuracağı kişilerle anlaşmazlıkları engelleyebilecek, çatışmaları çözebilecek bir güç elde etmiştir.
Kuralları
Her yabancı dilin kuralları olduğu gibi “Barış Dili” öğrenmek için de bir takım kurallar var elbette. Dr. Marshall B. Rosenberg, Barış Dili kullanmanın öncelikle kendimizi ve karşımızdakini dinlemeye dayandığını söylüyor. “Barış Dili, birbirimizi gözden geçirerek başlar” diyor. Burada “farkında olmak” kavramını vurgulamak istiyor.
Bu da, Barış Dili için her şeyden önce bir bilinç düzeyi gerektiğini gösteriyor ve kendini bilerek, karşısındakine bu farkındalıkla yaklaşmayı gerektiriyor Barış Dili. Bir başka deyişle, iletişime başlarken kişinin kendi koşullanmalarının, önyargılarının, zayıflıklarının farkında olmasıdır.
Kendimize karşı dürüst olmak, açık olmak, aynı zamanda da karşımızdaki kişiyle ilgili ne gözlemlediğimizi, ne hissettiğimizi, ondan ne istediğimizi ve ne beklediğimizi biliyor olmaktır.
İkinci kural ise iletişim kuracağımız kişiyi tanımak ve anlamak üzere gözlemlemek, çözemediğimiz noktalarda sorular sorarak kendisini açıklamasını sağlamaktır. “Bunu neden yapıyorsun?” ya da “Bunu neden istiyorsun” gibi. Burada amaç karşımızdakiyle empati (duygudaşlık) kurabilmektir. Ancak kendimizi ve karşımzdakini yeterince tanıyıp anladığımızda sağlıklı bir iletişim kurabiliriz. Olası çatışmaları önleyerek, aranan çözümlere varabiliriz.
Bir Örnek
Almanya’da yaşamakta olan küçük Türk kızı Fatma, günün birinde duvarda bir yazı okur:
“Türkler defolun!”
Fatma doğduğu ülkeden ayrılmak istemez. Orada kalmanın yollarını ararken Alman Martha ile tanışır. İki küçük kız “Almanlar domuz eti yerler”. “Türkler temizliğe önem vermezler” gibi çevrelerinden gelen ön yargılara karşı mücadele vererek arkadaşlıklarını sürdürmeye çalışırlar.
Yazının birinci bölümü için: